yakın geçmiş
umut: olması beklenilen veya olacağı düşünülen şey (TDK)
umudu okuyabilmek için kişinin niçin umut beslemeye gereksinim duyduğuna odaklanmak gerekir.
umut, imkân-imkânsızlık, gerçek-hayal, anımsama-unutma arasında handiyse kendiliğinden var olan, salınarak bu kavramların arasındaki boşlukları dolduran bir var oluşa sahiptir.
olması beklenilen ya da olacağı düşünülen şey ile gerçek arasındaki ilişki de farklılık gösterir. Umut edilen şeyin neredeyse olanaksızlığı umudun yok olmasına yol açabileceği gibi tam tersi yoğun bir hâl de alması sonucunu doğurabilir.
her iki durum da dirençle doğrudan ilintilidir.
dirençle umut arasındaki bu ilişki bizi neye rağmen neyi umut ettiğimiz sorusuna götürür. o “rağmen”ler bizim yakın geçmişimiz, kişisel ve toplumsal tarihimiz, belleğimizdir. bundan doğru umut ancak anımsayarak, neyi beklediğimizi bilirken neden uzaklaşmayı istediğimizin farkındalığıyla kendini mümkün kılar.
sanatçıya umut etmek yolunda belki üstüne düşen en büyük görev de böylece belirir. bir “bellek tutucu” olarak anımsamanın yollarını aramak.
sine ergün